Türkiye’de franchise sistemi, özellikle düşük sermayeyle hızlı geri dönüş arayan girişimciler için her geçen gün daha cazip hâle geliyor. Ancak pazarda dikkat çekmek, sadece lezzetli bir ürün sunmaktan çok daha fazlasını gerektiriyor. Tam da bu noktada Biberzade, hem geleneksel çiğköfteyi yeniden yorumlayan ürünleriyle hem de sadeleştirilmiş iş modeliyle öne çıkıyor.
Son aylarda Biberzade’ye gelen bayilik başvurularında ciddi bir artış gözleniyor. Markanın sunduğu hazır mimari konsept, rafine ambalaj tasarımları ve sosyal medya dostu sunum dili, özellikle genç ve şehirli yatırımcıların ilgisini çekmiş durumda. Büyük şehirlerin yanı sıra Anadolu’daki orta ölçekli kentlerden gelen yoğun talepler, markanın erişilebilirliğini ve sürdürülebilirliğini kanıtlıyor. Geleneksel bayilik modellerinde karşılaşılan uzun kurulum süreçleri, operasyonel karmaşa ve yüksek maliyetler, yeni nesil girişimciler için artık bir bariyer oluşturuyor. Biberzade ise bu bariyerleri sadeleştiren bir sistem sunuyor: minimum operasyon yükü, görsel olarak fark edilir bir kurumsal kimlik ve çok kanallı satış imkânları. Markanın en ayırt edici yönlerinden biri de “sadece bayilik değil, sürdürülebilir bir girişim modeli” sunma anlayışı. Hazır sistem yaklaşımı, özellikle ilk kez iş kuracak olanlar için ciddi bir avantaj sağlıyor. Raf yerleşiminden kurumsal sipariş altyapısına, sosyal medya kampanyalarından ürün eğitimlerine kadar tüm süreçler marka tarafından destekleniyor.
Biberzade, “yeni nesil çiğköfte, yüksek kazanç” söylemiyle yola çıkarken, yatırımcısına yalnızca bir dükkân değil, hızlı büyüyebilen bir marka ortaklığı da vadediyor. Lezzet, sadelik ve kazancı bir arada sunan bu sistem; çiğköfte dünyasında sessiz bir devrim yaratıyor.
